EDEBİ TÜRLER
Roman: Yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları gerçeğe uygun bir biçimde, yer, zaman, kişi ekseninde anlatan uzun yazılardır. Romandaki karakterler ayrıntılı şekilde anlatılır. Konularına göre kendi içinde farklı gruplara ayrılırlar.
Aşk Romanları: Aşk ve sevgi konularının anlatıldığı romanlardır.
Mai ve Siyah ( H.Z. Uşaklıgil ) , Aşk-ı Memnu ( H.Z. Uşaklıgil )
Sergüzeşt ( S.P. Sezai ) , AŞK ( Elif Şafak )
Macera Romanları: Günlük yaşamda her zaman yaşanmayan, şaşırtıcı ve esrarlı olayların anlatıldığı romanlardır.
Don Qişot ( Cervantes ), Robinson Crusoe ( Daniel Defoe )
Puslu Kıtalar Atlası ( İhsan Oktay Anar )
Tarihi Roman: Tarih gerçeklerine dayanan gerçek ya da düşsel olabilen romanlardır.
Cezmi ( N. Kemal ) , Devlet Ana ( Kemal Tahir )
Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk ( İskender Pala )
Sosyal Roman: Toplumsal olayların ve sorunların işlendiği romanlardır.
İnce Memed ( Yaşar Kemal ), Kar ( Orhan Pamuk ) , Yılanların Öcü ( Fakir Baykurt )
Psikolojik Roman: Ruh çözümlemelerine sıklıkla başvurulan romanlardır.
Eylül ( Mehmet Rauf ), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ( Peyami Safa )
Tutunamayanlar ( Oğuz Atay )
Romanlarla İlgili İlkler
İlk Modern Roman : Don Qişot ( Cervantes )
İlk Psikolojik Roman : Kleve Prensesi ( Madam de La Fayette )
--------------------------------------------------------------------
İlk Çeviri Roman : Telemak – Fenolan ( Yusuf Kamil Paşa )
İlk Türk Romanı : Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat ( Şemsettin Sami )
İlk Edebi Roman : İntibah ( Namık Kemal )
İlk Tarihi Roman : Cezmi ( Namık Kemal )
İlk Realist Roman : Araba Sevdası ( R. Mahmut Ekrem )
İlk Köy Romanı : Karabibik ( Nabizade Nazım )
İlk Psikolojik Roman : Eylül ( Mehmet Rauf )
İlk Tezli Roman : Zehra ( Nabizade Nazım )
Gerçek Anlamda İlk Roman: Mai ve Siyah ( H.Z. Uşaklıgil )
Öykü: Olmuş ya da olması muhtemel olayları anlatan yer ve zaman belirten kısa yazılardır. Olaylar ve kişiler çok detaylı olarak anlatılmaz. Öykü türünde iki önemli kol vardır. Maupassant tarzı olarak bilinen olay hikâyeciliği ve Çehov tarzı olarak adlandırılan durum hikâyeciliğidir. Dünya edebiyatında öykünün kurucusu Boccaico’dur.
Aşka Dair ( H.Z. Uşaklıgil ), Falaka ( Ömer Seyfettin ), Temiz Sevgiler(M.Ş. Esendal)
Gurbet Hikâyeleri ( R.H. Karay ), Semaver ( S.F. Abasıyanık),
Susuz Yaz ( Necatı Cumalı ), Ekmek Kavgası ( Orhan Kemal ),
Sarı Sıcak ( Yaşar Kemal ), Toros Canavarı ( Aziz Nesin )
İlk Öykü : Letâifi Rivâyet ( Ahmet Mithat )
Batılı Anlamda İlk Öykü: Küçük Şeyler ( Sami Paşazade Sezai )
Eleştiri: Bir edebiyat veya sanat eserini ya da sanatçıyı her yönüyle değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türüdür. Eleştiri nesnel bir türdür. Eleştirmen duygusal olmamalıdır.
Tahrib-i Harabat ( N. Kemal ), Takdir-i Elhan ( R.M. Ekrem ), Demdeme ( M. Naci )
Şiir Tahlilleri ( Metin Kaplan ), Edebiyat ve Hukuk ( Hüseyin Cahit )
Makale: Okuyucuyu bilgilendirme amacı taşıyan, her türlü olay ya da olguyu konu alan, bilimsel nitelikli gazete veya dergi yazılarıdır. Konu sınırlaması yoktur. Bilgi birikimi gerektirir. Kanıt verilebilir.
Tercüman-ı Ahval ( Şinasi ), Şiir ve İnşa ( Ziya Paşa ),
Vatan ( N. Kemal ), Tarihin Yılan Hikâyesi ( Süleyman Nazif )
Fıkra: Gazete ya da dergilerin belirli yerlerinde yayınlanan güncel, siyasal, toplumsal sorunları kişisel görüşle ele alan yazılara denir. Günceldirler ve kalıcılığı yoktur. Yalın ve mizahi bir üslup vardır. İspat gerektirmez.
Ahmet Rasim, Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Refik Halit Karay, Peyami Safa, Falih Rıfkı Atay, Hasan Cemal, Hıncal Uluç, Melih Âşık, Ece Temelkuran önemli fıkra yazarlarındandır.
Deneme: Bir yazarın herhangi bir konuda kendi düşüncelerini anlattığı yazı türüdür. Yazar fikirlerinde iddialı değildir. İspat yapma gereği duymaz. Denemeci olayları kendine göre anlatır. Öznel anlatım vardır. Monteigne en önemli temsilcilerindendir. Bacon bu tarzı devam ettirmiştir. Türk edebiyatında Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Falih Rıfkı Atay önemli temsilcilerindendir.
Bize Göre ( Ahmet Haşim ), Beş Şehir ( Ahmet Hamdi Tanpınar),
Karalama Defteri ( Nurullah Ataç ), Edebiyat Konuşmaları ( S. Kemal Yetkin )
Batının Deli Gömleği ( Attila İlhan ), Kurutulmuş Felsefe Bahçesi ( Salah Birsel )
Anı ( Hatıra ): Bir kişinin kendi hayatını, tanık olduğu olayları anlattığı yazı türüdür. Nesnel bir anlatım vardır. Tarihe yardımcıdır. Anı objektif değildir. Devin olayları hakkında genel bilgiler verir.
Babürnâme ( Babür Şah ), Tabsıra ( Akif Paşa ), Magosa Hatıraları ( N. Kemal )
Defter-i Amal ( Ziya Paşa ), Çankaya ( Falih Rıfkı Atay ),
Türkün Ateşle İmtihanı ( Halide Edip Adıvar )
Gezi Yazısı: Gezilip görülen yerlerin, ilgi çekici özelliklerinin anlatıldığı yazılardır. Nesnel bir anlatım vardır. Yalın bir anlatım vardır. Tarih, coğrafya ve folklora yardımcı olur.
Seyahatname ( Evliya Çelebi ), Sefaretname ( 28 Mehmet Çelebi )
Denizaşırı ( Falih Rıfkı Atay ), Hac Yolunda ( Cenap Şahabettin )
Frankfurt Seyahatnamesi ( Ahmet Haşim ), Anadolu Notları ( R. Nuri Güntekin )
Biyografi: Herhangi bir dalda tanınmış kişilerin hayatını anlatan eserlere denir. Diğer bir adı da Tercüman-ı Hal’dir. Tarihi belgelere dayanarak yazılır. Hayatı yazılan kişinin bütün özellikleri anlatılır. Kişi kendini anlatırsa Otobiyografi olur. Belli bir üslup varsa Biyografik Roman olur.
Mecâlis’ün Nefâis ( Ali Şir Nevâi ), Yahya Kemal ( Ahmet Hamdi Tanpınar )
Tevfik Fikret ( Mehmet Kaplan ), Malcolm X ( Alex Haley )
Günlük: Bir kişinin yaşamdan edindiği izlenimleri ve bu izlenimlerin yarattığı duygu ve düşünceleri, tarih belirterek günü gününe anlattığı yazılara denir. Günlükler özneldir.
Gizli Günce ( Puşkin ), Günce ( Nurullah Ataç )
Mektup: Bir şeyi haber vermek, sormak ya da duyguları bildirmek iççin postayla gönderilen yazılardır.
· Arapça “mektup”, Farsça “name”, Türkçe “betik” isimleri verilir.
· Kişisel ya da toplumsal değer taşıyabilir.
· İlk örnekleri Mısır firavunları tarafından verilmiştir.
· Bizdeki ilk örneklerini hükümdarlarımızda görürüz.
· Divan edebiyatında mektupların toplandığı eserlere “münşeat” denir.
· Dil sadedir ve anlatımı yalındır.
· Dünyada Tasso, Aristo, Baudalaire önemli temsilcilerindendir.
Münşeat ( Ali Şir Nevâi ), Münşeat ( Nabi ), Hususi Mektuplar ( Cenap Şahabettin )
Mektuplarım ( Muallim Naci ), Şikâyetname ( Fuzuli )
Limni Mektupları ( Ziya Gökalp ), Kemal Tahir’e Mapushaneden Mektuplar (N.Kemal)
Röportaj: Bir gerçeğin araştırma, inceleme, gezip görme ve soruşturma yoluyla anlatıldığı eserlere denir. Gazete ve dergilerde yayınlanır. Öğretici nitelik taşır. Yalın bir dil kullanılır. Nesnel bir anlatım vardır. İlk örnekleri Ruşen Eşref Ünaydın tarafından verilmiştir. Yaşar Nabi Nayır, Falih Rıfkı Atay, Sait Faik Abasıyanık, Fikret Otyam, Yaşar Kemal önemli temsilcilerindendir.
Bu Diyar Baştan Başa ( Yaşar Kemal ), Fikret Otyam ( Gide Gide )
Yaşar Nabi Nayır ( Edebiyatçılarımız Konuşuyor )
Sohbet (Söyleşi): Yazarın okuyucuyla konuşuyormuş gibi senli benli bir ifadeyle, yazmış olduğu yazılardır. Denemeye çok benzer. Daha çok anlatım tarzıdır diyebiliriz. Sohbet halk diline daha yatkındır.
Haber Yazısı: Gazetecilikle birlikte edebiyat dünyamıza girmiştir. Bu yazıların amacı, dünyadan ve yurttan haberleri okura bildirirler. Haberlerde ilgi çekicilik esastır. 5N1K kuralına uygun olmalıdır. Başlık, haber özetleri ve ayrıntılar şeklindedir.
Tiyatro: Yaşamdaki olayları, seyirci önünde, sahnede canlandırma sanatıdır. Modern anlamda tiyatro edebiyatımıza, tanzimatla birlikte girmiştir. Tiyatro sahnelenmek için yazılmıştır. Modern tiyatro üç ana grupta incelenir.
Trajedi: Seyircide acıma ve korku uyandıracak şekilde, ruhu tutkulardan temizlemek amacıyla yazılan ve katı kuralları olan tiyatro türüdür.
Özellikleri:
* Konu tarih ve mitolojiden alınır.
* Kahramanlar yüksek tabakadan seçilir. ( Kral, Kraliçe, Tanrıça )
* Erdeme, ahlaka çok önem verilir.
* Kesintisiz olarak oynanır.
* Beş bölümden oluşur.
* Koro temel unsurdur.
* Üç birlik kuralına uygun yazılır.
* Kötü olaylar sahnede gösterilmez.
* Ağır bir dil kullanılır.
* Sophokles, Euripides, Corneille, Racine önemli temsilcilerindendir.
Komedya: İnsanların ve olayların gülünç yanlarını ortaya koyan oyun çeşididir.
Özellikleri:
* Konular günlük hayattan alınır.
* Kişisel ve toplumsal olayların gülünç yanları ele alınır.
* Kötü olaylar gösterilmez.
* Üslupta soyluluk aranmaz.
* Üç birlik kuralına uyulur.
* Diyalog ve koro bölümünden oluşur.
* Kişiler orta tabakadan seçilir.
* Önemli temsilcileri Aristofones, Molliere’dir.
* Bizdeki ilk örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir.
Dram: Günlük olayları işlemek, orta sınıfa seslenmek, güzel ve faydalıyı göstermek, ahlakçı görüşü vurgulamak, günlük dili kullanmak amacıyla trajediye tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Özellikleri:
* Olaylar tarihten ya da günlük hayattan alınır.
* Acıklı ve gülünç olaylar bir arada verilir.
* Üç birlik kuralına uyulmayabilir.
* Kahramanlar her tabakadan seçilir.
* Nazım ya da nesir olarak yazılabilir.
* Acı veren olaylar sahnede sergilenebilir.
* Perde sayısında kural yoktur.
* Üslupta seçkinlik aranmaz.
* Shakspeare, Schiller, Goethe önemli temsilcilerindendir.
* Namık Kemal edebiyatımızdaki ilk temsilcisidir.
Bazı Tiyatro Çeşitleri
Opera: Bütün sözleri müzikli, yüksek değerde besteye sahip tiyatro türüdür. Kahramanlar ve konular genellikle yüksek zümredekilerdir.
Operet: Halk için yazılmış olan opera benzeri oyundur.
Melodram: Acıklı ve rastlantısal olayların geçtiği dram türüdür.
Feeri: Masalımsı olayların işlendiği tiyatro türüdür.
Fars: Amacı sadece güldürme olan, argoya yer veren türdür.
Vodvil: Temeli türkülere dayanan hafif eğlenceli tiyatrodur.
Pandomim: Jest ve mimiklere dayalı oyunlardır.
Geleneksel Türk Tiyatroları:
Karagöz: Tasvir adı verilen bazı şekillerin arkadan ışıklandırılmış, beyaz bir perde üzerine yansıtılmasıyla oynanan gölge oyunudur.
Özellikleri:
- Halkın ortak malıdır.
- Hayaliler tarafından oynatılır.
- Doğaçlama olarak oynanır.
- Karagöz cahil kesimi, Hacivat aydın kesimi temsil eder.
- Oyunda her meslek, şive ve insan tipi vardır.
- Başlangıç, muhavere, fasıl ve bitiş bölümlerinden oluşur.
- Çelebi, zenne, tiryaki, külhanbeyi, Arnavut gibi tipleri vardır.
Ortaoyunu: Sahne olarak adlandırılan ve seyirciler tarafından çevrilmiş bir alanda oynanır.
Özellikleri:
- Halkın ortak malıdır.
- Yazılı bir metne dayanmaz.
- Karşılıklı konuşmalar esas alınmıştır.
- Müzik yer yer kullanılır.
- Güldürü ve şive kullanımı ağır basar.
- Kavuklu ve Pişekâr temel kişilerdir.
- Kavuklu, Karagöz oyunundaki Karagöz’ün, Pişekâr’da Hacivat’ın karşılığıdır.
- Orta oyununda kadın rolünü oynayan Zenne’ler vardır.
- Mukaddime, muhavere, fasıl, bitiş bölümlerinden oluşur.
Meddah: Taklitler yaparak hikâyeler anlatan, halk sanatçısıdır. Doğaçlama olarak ve konuşma diliyle yapılır. Meddah izleyiciden yüksek bir yerde durur. Günümüzdeki Stand-up un karşılığıdır.
ŞİİR BİLGİSİ
Lirik Şiir: İçten gelen heyecanları, coşkulu bir dille anlatan şiir türüdür. Duygulu olarak yazılır. Daha çok aşk, özlem, gurbet, ölüm ve din konularında yazılır. Birçok nazım biçiminde liriklik hâkimdir. İlk örneklerini Eski Yunan’da Sapho ve Alkaios vermiştir.
Kim o, deme boşuna,
Benim, ben
Öyle bir ben ki,
Gelen kapına
Baştan başa sen…
Özdemir ASAF
Epik Şiir: Yiğitlik, kahramanlık, vatan sevgisi gibi konuların işlendiği destanımsı şiirlerdir. Yunanca “Epope” kelimesinden gelmektedir.
Dadaloğlu’m bir gün kavga kurulur.
Öter tüfek, davlumbazlar vurulur.
Nice koçyiğitler yere serilir.
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.
Dadaloğlu
Didaktik Şiir: Bir konuda öğüt vermek, okuyucuyu bilgilendirmek ya da bir fikri ispat etmek amacıyla yazılmış şiirlere denir. Fabllarda bu türe girer. İlk örneklerini Hesiodos’ta görürüz. Türk Edebiyatında ilk örneğini Kutadgu Bilig’te görürüz.
İlim, ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.
Yunus Emre
Pastoral Şiir: Doğa güzelliklerini, orman, yayla, dağ, çoban hayatını ve bunlara duyulan özlemi anlatan şiirlerdir. Türk edebiyatında ilk pastoral şiir örneği Abdülhak Hamit’in Sahra adlı şiiridir.
İdil: Şairin doğa karşısında duygulanmasını anlattığı şiirlerdir.
Eglog: Şairin duygularını bir çobanla konuşuyormuş gibi anlatmasına denir.
Yanık bir kaval sesi geliyordu uzaktan
Derdi dağlardan aşkın ak abalı bir çobandan
Önünde sürüleri ardında sürüleri
İniyordu yemyeşil, dumanlı bir yamaçtan
Derdi dağlardan aşkın ak abalı bir çobandan
Önünde sürüleri ardında sürüleri
İniyordu yemyeşil, dumanlı bir yamaçtan
Satirik Şiir: Bir kişiyi, kurumu, toplumu veya düzeni eleştirmek, gülünç duruma düşürmek için yazılan şiirlerdir. Divan edebiyatında “hiciv”, halk edebiyatında “taşlama” denir.
Sağduyuyu salla çöpe,
Babanı da bağla tüpe,
Fesatlığı doldur küpe,
Kan aktıkça at kahkaha
Şiirde Yapı
Hece Ölçüsü: Dizelerin hece sayısının birbirine eşit olması esasına dayanan ölüdür. 7’li, 8’li ve 11’li ölçü edebiyatımızda en sık kullanılan hece ölçüsüdür.
Karnın yardım kazmayınan belinen == 11 hece
Yüzün yırttım tırnağınan elinen == 11 hece
Yine beni karşıladı gülünen == 11 hece
Benim sadık yârim kara topraktır. == 11 hece
Aruz Ölçüsü: Hecenin uzunluk-kısalık esasına dayanan, Arapçadan edebiyatımıza geçmiş bir ölçü birimidir. Aruzun edebiyatımızdaki ilk örneği Kutadgu Bilig’tir. Son temsilcileri ise Mehmet Akif ve Yahya Kemal’dir.
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
. - . - / . . - - / . - . - / - -
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
. - . -/ . . - -/ . - . -/ - -
Me fâ i lün / fe i lâ tün / me fâ i lün / fâ’lün
Serbest Şiir: Belli bir ölçü ya da uyakla yazılmamış şiirlerdir. 19. yy’dan itibaren edebiyatımıza girmiştir. Modern şiir genlikle serbest şekilde yazılmaktadır.
Redif: Mısra sonlarındaki, yazılışları, okunuşları ve görevleri aynı olan ek, kelime ya da kelime gruplarıdır.
Bir merhaleden güneşle derya görülür.
Bir merhaleden her iki dünya görülür.
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görülür.
Uyak (Kafiye): En az iki mısra sonundaki ses benzerliğine uyak denir. Bu benzer seslerin anlam ve görevleri farklı olmalıdır.
a- Yarım Uyak: Dize sonlarındaki tek ses benzerliğine denir. Genellikle sessiz harfle yapılır.
Ben çektiğim kimler çeker
Gözlerin kanlı yaş döker
Bulanık bulanık akar
Dağların seliyim şimdi.
KUL MUSTAFA
b- Tam Uyak: Dize sonlarındaki çift ses benzerliğine denir. Bir sesli bir sessiz harften oluşur. İnceltme işaretli seslerde tam uyak kabul edilir.
Sen miydin o afet ki dedim, bezm-i ezelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde,
Bir sofrada içtik, ikimiz aynı emelde,
Karşımda uyanmış gibi bir baktı sarardı.
Yahya Kemal
c- Zengin Uyak: İkiden fazla ses benzerliğinden oluşan uyak türüdür.
Miskin Yunus bîçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost ilinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi.
Yunus Emre
d- Tunç Uyak: Mısra sonundaki bir sözcüğün diğer mısradaki sözcüğün içinde tekrarlanması ile oluşur.
Bursa’da eski bir cami avlusu
Mermer şadırvandan şakırdayan su
Gök dibinde havuzun
Dinledi uzun uzun…
e- Cinaslı Uyak: Yazılış ve söylenişleri aynı anlamaları farklı olan kelimelerden meydana gelmiş uyak türüdür.
Terziye kumaş geldi
Düşünür ki ne kese
Ölçtü, biçti baktı ki
Ne cep olur ne kese
UYAK DÜZENİ
Düz Kafiye: Kafiyeli mısraların aşağıdaki şekilde olmasıdır. Mesnevi tarzında bu diziliş sık görülür.
------------- a ----------- a
------------- a ----------- a
------------- a ----------- b
------------- a ----------- b
Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu – a
Artık, atan kalbimde bir ayak sesi oldu -- a
Bir gün sönük göğsüme düştüğü vakit başım –a
Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım –a
Çapraz Kafiye: Bir dörtlüğün 1. ve 3. dizesinin, 2. ve 4. dizesinin kendi içinde kâfiyelenmesidir.
-------------- a Hayran olarak bakarsınız da -- a
-------------- b Hülyanızı fetheder bu hâli -- b
-------------- a Beş yüz sene sonra karşınızda -- a
-------------- b İstanbul fethinin hayâli -- b
Sarmal Kafiye: Bir şiirin 1. ve 4. dizesinin 2. ve 3. dizesinin kendi içinde kafiyelenmesidir.
------------- a Nihayetsiz sanılır, bu ateş, müthiş duruş -- a
------------- b Uzayan bir busedir insanın ensesinde -- b
------------- b Mesafeler kaynayıp kaybolmak hevesinde -- b
------------- a Ve sema ağaçlarda kımıldamayan bir kuş -- a
Mani Tipi Kafiye: Dörtlüklerde 1. , 2. ve 4. dizelerin birbiriyle uyaklı 3. dize serbesttir.
------------ a
------------ a
------------ x
------------ a
Koşma Tipi Kafiye: Bir şiirin ilk üç kıtasının kendi içerisinde geriye kalan dize de diğer dörtlüklerin son dizesiyle uyaklıdır.
----------- a Kim okurdu, kim yazardı -- a
----------- a Bu düğümü kim çözerdi -- a
----------- a Koyun kurt ile gezerdi -- a
----------- b Fikir başka başk’olmasa -- b
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder