2 Eylül 2010 Perşembe

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI

Servet-i Fünun ( Edebiyat-ı Cedide )
  • 1896 yılında Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanan edebiyatçılar tarafından başlatılmıştır.
  • Aşırı duygusal, karamsar, ümitsiz şairler ve yazarlar topluluğudur.
  • Bireysel konulara yönelmişlerdir.
  • Sadeleşme çalışmaları tamamen bırakılmıştır.
  • Sanat sanat içindir anlayışını benimsemişlerdir.
  • Halktan uzaklaşılmış, yüksek zümre edebiyatı oluşmuştur.
  • Tiyatro ihmal edilmiştir.
  • Romanda realizm, natüralizm; şiirde parnasizm ve sembolizm etkili olmuştur.
  • Kulak için kafiye esas alınmıştır.
  • Sanatçılar gerçekten kaçınmış, tamamen hayale sığınmışlardır.

Tevfik Fikret:
  • Servet-i Fünun edebiyatının en büyük şairidir.
  • Recaizadenin etkisindedir.
  • Aruzu başarıyla kullanmıştır. Nazımı nesire yaklaştırmıştır.
  • Genellikle ağır bir dil kullanmıştır. Son dönemde dili sadeleşmiştir.
  • Sanatında iki dönem vardır. İlk dönemde “Sanat için Sanat” görüşünü benimsemiş ve ferdi konulara yönelmiştir. 1908’den sonra ise “Sanat Toplum İçindir” görüşünü benimsemiş ve sosyal konularda şiir yazmıştır.
  • Oğlu Haluk’un nezdinde Türk gençliğine öğütler vermiştir.
  • İstanbul’a olan nefretini “SİS” şiirinde dile getirmiştir.
  •  “Lahza-i Tahattür” şiirinde II. Abdülhamit’e nefretini dile getirmiştir.
  • Parnasizm akımından etkilenmiştir.
  • “Rübab-ı Şikeste”, “Haluk’un Defteri”, “Rübabın Cevabı”, “Doksan Beşe Doğru”, “Şermin” (Çocuk Şiirleri)

Cenap Şahabettin:
  • Servet-i Fünun döneminin diğer önemli şairidir.
  • Aruzu çok başarılı bir şekilde kullanmıştır.
  • Şiirde ahenge çok önem vermiştir.
  • Oldukça ağır bir dili vardır.
  • Fransız sembolistlerinden ve parnasistlerinden etkilenmiştir.
  • Şiirlerinde aşk ve tabiat konuları hakimdir.
  • Nesirlerinde daha sade bir dil kullanmıştır.
  • “Tâmât” (Şiir), “Hac Yolunda”, “Suriye Mektupları”, “Avrupa Mektupları”                (Gezi Yazısı), “Yalan”, “Körebe” (Tiyatro), “Evrak-ı Eyyam”, “Nesr-i Harp”,               “Nesri Sulh” (Düz Yazı), “Tiryaki Sözler” (Özdeyişler)

 Halit Ziya Uşaklıgil:
  • Modern Türk romanın kurucusu sayılmaktadır.
  • Romanlarında çok ağır bir dil kullanmaktadır.
  • Fransız realist ve natüralistlerinden etkilenmiştir.
  • Romanlarında İstanbul’un aydın çevrelerini anlatmış, kahramanlarını yakın çevreden seçmiştir.
  • Öykülerinde daha sade bir dil kullanmıştır.
  • Edebiyatımızda mensur şiirin ilk örneklerini vermiştir.
  • “Aşk-ı Memnu” (Batılı İlk Roman), “Sefile”, “Nemide”, “Bir Ölünün Defteri”,                 “Ferdi ve Şurekası”, “Mai ve Siyah”, “Kırık Hayatlar” (Roman)
  • “Solgun Demet”, “Bir Yazın Tarihi”, “Aşka Dair”, “Bir Şir’i Hayal”, “Kadın Pençesi”, “Hepsinden Acı”, “Onu Beklerken”, “İzmir Hikayeleri” (Hikaye)
  • “Kabus”, “Füruzan”, “Fave” (Tiyatro)
  • “Kırk Yıl”, “Saray ve Ötesi”, “Bir Acı Hikaye” (Anı)
  • “Sanata Dair” (Deneme)
  • “Mezardan Sesler”, “Mensur Şiirler” (Mensur Şiirler)

Mehmet Rauf:
  • Servet-i Fünun döneminin ikinci büyük romancı ve öykücüsüdür.
  • Eserlerine karamsarlık hakimdir.
  • Süslü ve şiirsel bir dili vardır.
  • Eserlerinde realizmin etkisi görülür.
  • İlk psikolojik roman olan “Eylül”ün yazarıdır.
  • “Eylül”, “Genç Kız Kalbi”, “Karanfil ve Yasemin”, “Ferday-ı Garam”, “Son Yıldız” (Roman)
  • “Aşıkane”, “Son Emel”, “Hanımlar Arasında” (Hikayeler)
  • “Cidal”, “Pençe”, “Sansar” (Tiyatro)
  • “Siyah İnciler” (Mensur Şiirler)

Hüseyin Cahit Yalçın:
  • Öykü, roman ve eleştiri yazmıştır. Özellikle eleştiriyle tanınır.
  • “Edebiyat ve Hukuk” makalesi Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasına sebep olmuştur.
  • “Kavgalarım” (Edebiyat Eleştirileri)
  • “Hayat-ı Muhayyel”, “Hayat-ı Hakikiye Sahneleri”, “Niçin Aldatırlarmış” (Öykü)
  • “Hayat İçinden”, “Nadide” (Roman)
  • “Edebi Hatıralar”, “Siyasal Anılar” (Anı)

Süleyman Nazif:
  • “Kara Bir Gün” makalesi ile ünlüdür.
  • “Fırak-ı Irak”, “Gizli Figanlar” (Şiirler)
  • “Batarya ile Ateş”, “Malta Geceleri” (Şiir-Düzyazı)
  • “Çal Çoban Çal”, “Tarihin Yılan Hikayesi” (Makale)
Ahmet Hikmet Müftüoğlu:
  • Ağır bir dil kullanmıştır.
  • Milliyetçi duygularını ön plana çıkaran eserler yazmıştır.
  • “Gönül Hanım” ( Roman)
  • “Çağlayanlar”, “Haristan ve Gülistan” (Hikaye)

Servet-i Fünun Dönemi Bağımsız Sanatçıları

Hüseyin Rahmi Gürpınar:
  • Ahmet Mithat geleneğini devam ettiren roman, hikaye ve tiyatro yazarıdır.
  • Halkı eğitmeyi ve aydınlatmayı amaçlamıştır.
  • Toplumdaki aksaklıkları, yanlış inançları anlatmıştır.
  • Yaşadığı dönem İstanbul’unu olduğu gibi anlatmıştır.
  • Roman ve öykülerinde sokağı her şeyiyle anlatmıştır.
  • Roman tekniği oldukça zayıftır.
  • Sade bir dil kullanmıştır. Natüralizmin etkisindedir.
  • “Şık”, “Mürebbiye”, “Şıpsevdi”, “Gulyabani”, “Metres”, “Tesadüf”, “Cadı”, “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”, “Nimetşinas”, “Efsuncu Baba”, “İffet”, “Utanmaz Adam”, “Billur Kalp” (Roman)
  • “Kadınlar Vaizi”, “İki Hödüğün Seyahati”, “Melek Sanmıştım Şeytanı”,                   “Namusla Açlık Meselesi” (Hikaye)
  • “Kadın Erkekleşince”, “Hazan Bülbülü” (Tiyatro)

Ahmet Rasim:
  • Daha çok fıkra ve anılarıyla tanınmıştır.
  • Eski İstanbul hayatını eserlerinde anlatmıştır.
  • Sade bir dili, renkli bir anlatımı vardır.
  • “Falaka”, “Gecelerim” (Anı)
  • “Muharrir Bu Ya”, “Ramazan Sohbetleri” (Sohbet)
  • “Şehir Mektupları”, “Eşkal-i Zaman” (Fıkra)
  • “Hamamcı Ülfet”, “Fuhş-i Atik” (Roman)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder