Servet-i Fünun ( Edebiyat-ı Cedide )
- 1896 yılında Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanan edebiyatçılar tarafından başlatılmıştır.
- Aşırı duygusal, karamsar, ümitsiz şairler ve yazarlar topluluğudur.
- Bireysel konulara yönelmişlerdir.
- Sadeleşme çalışmaları tamamen bırakılmıştır.
- Sanat sanat içindir anlayışını benimsemişlerdir.
- Halktan uzaklaşılmış, yüksek zümre edebiyatı oluşmuştur.
- Tiyatro ihmal edilmiştir.
- Romanda realizm, natüralizm; şiirde parnasizm ve sembolizm etkili olmuştur.
- Kulak için kafiye esas alınmıştır.
- Sanatçılar gerçekten kaçınmış, tamamen hayale sığınmışlardır.
Tevfik Fikret:
- Servet-i Fünun edebiyatının en büyük şairidir.
- Recaizadenin etkisindedir.
- Aruzu başarıyla kullanmıştır. Nazımı nesire yaklaştırmıştır.
- Genellikle ağır bir dil kullanmıştır. Son dönemde dili sadeleşmiştir.
- Sanatında iki dönem vardır. İlk dönemde “Sanat için Sanat” görüşünü benimsemiş ve ferdi konulara yönelmiştir. 1908’den sonra ise “Sanat Toplum İçindir” görüşünü benimsemiş ve sosyal konularda şiir yazmıştır.
- Oğlu Haluk’un nezdinde Türk gençliğine öğütler vermiştir.
- İstanbul’a olan nefretini “SİS” şiirinde dile getirmiştir.
- “Lahza-i Tahattür” şiirinde II. Abdülhamit’e nefretini dile getirmiştir.
- Parnasizm akımından etkilenmiştir.
- “Rübab-ı Şikeste”, “Haluk’un Defteri”, “Rübabın Cevabı”, “Doksan Beşe Doğru”, “Şermin” (Çocuk Şiirleri)
Cenap Şahabettin:
- Servet-i Fünun döneminin diğer önemli şairidir.
- Aruzu çok başarılı bir şekilde kullanmıştır.
- Şiirde ahenge çok önem vermiştir.
- Oldukça ağır bir dili vardır.
- Fransız sembolistlerinden ve parnasistlerinden etkilenmiştir.
- Şiirlerinde aşk ve tabiat konuları hakimdir.
- Nesirlerinde daha sade bir dil kullanmıştır.
- “Tâmât” (Şiir), “Hac Yolunda”, “Suriye Mektupları”, “Avrupa Mektupları” (Gezi Yazısı), “Yalan”, “Körebe” (Tiyatro), “Evrak-ı Eyyam”, “Nesr-i Harp”, “Nesri Sulh” (Düz Yazı), “Tiryaki Sözler” (Özdeyişler)
Halit Ziya Uşaklıgil:
- Modern Türk romanın kurucusu sayılmaktadır.
- Romanlarında çok ağır bir dil kullanmaktadır.
- Fransız realist ve natüralistlerinden etkilenmiştir.
- Romanlarında İstanbul’un aydın çevrelerini anlatmış, kahramanlarını yakın çevreden seçmiştir.
- Öykülerinde daha sade bir dil kullanmıştır.
- Edebiyatımızda mensur şiirin ilk örneklerini vermiştir.
- “Aşk-ı Memnu” (Batılı İlk Roman), “Sefile”, “Nemide”, “Bir Ölünün Defteri”, “Ferdi ve Şurekası”, “Mai ve Siyah”, “Kırık Hayatlar” (Roman)
- “Solgun Demet”, “Bir Yazın Tarihi”, “Aşka Dair”, “Bir Şir’i Hayal”, “Kadın Pençesi”, “Hepsinden Acı”, “Onu Beklerken”, “İzmir Hikayeleri” (Hikaye)
- “Kabus”, “Füruzan”, “Fave” (Tiyatro)
- “Kırk Yıl”, “Saray ve Ötesi”, “Bir Acı Hikaye” (Anı)
- “Sanata Dair” (Deneme)
- “Mezardan Sesler”, “Mensur Şiirler” (Mensur Şiirler)
Mehmet Rauf:
- Servet-i Fünun döneminin ikinci büyük romancı ve öykücüsüdür.
- Eserlerine karamsarlık hakimdir.
- Süslü ve şiirsel bir dili vardır.
- Eserlerinde realizmin etkisi görülür.
- İlk psikolojik roman olan “Eylül”ün yazarıdır.
- “Eylül”, “Genç Kız Kalbi”, “Karanfil ve Yasemin”, “Ferday-ı Garam”, “Son Yıldız” (Roman)
- “Aşıkane”, “Son Emel”, “Hanımlar Arasında” (Hikayeler)
- “Cidal”, “Pençe”, “Sansar” (Tiyatro)
- “Siyah İnciler” (Mensur Şiirler)
Hüseyin Cahit Yalçın:
- Öykü, roman ve eleştiri yazmıştır. Özellikle eleştiriyle tanınır.
- “Edebiyat ve Hukuk” makalesi Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasına sebep olmuştur.
- “Kavgalarım” (Edebiyat Eleştirileri)
- “Hayat-ı Muhayyel”, “Hayat-ı Hakikiye Sahneleri”, “Niçin Aldatırlarmış” (Öykü)
- “Hayat İçinden”, “Nadide” (Roman)
- “Edebi Hatıralar”, “Siyasal Anılar” (Anı)
Süleyman Nazif:
- “Kara Bir Gün” makalesi ile ünlüdür.
- “Fırak-ı Irak”, “Gizli Figanlar” (Şiirler)
- “Batarya ile Ateş”, “Malta Geceleri” (Şiir-Düzyazı)
- “Çal Çoban Çal”, “Tarihin Yılan Hikayesi” (Makale)
Ahmet Hikmet Müftüoğlu:
- Ağır bir dil kullanmıştır.
- Milliyetçi duygularını ön plana çıkaran eserler yazmıştır.
- “Gönül Hanım” ( Roman)
- “Çağlayanlar”, “Haristan ve Gülistan” (Hikaye)
Servet-i Fünun Dönemi Bağımsız Sanatçıları
Hüseyin Rahmi Gürpınar:
- Ahmet Mithat geleneğini devam ettiren roman, hikaye ve tiyatro yazarıdır.
- Halkı eğitmeyi ve aydınlatmayı amaçlamıştır.
- Toplumdaki aksaklıkları, yanlış inançları anlatmıştır.
- Yaşadığı dönem İstanbul’unu olduğu gibi anlatmıştır.
- Roman ve öykülerinde sokağı her şeyiyle anlatmıştır.
- Roman tekniği oldukça zayıftır.
- Sade bir dil kullanmıştır. Natüralizmin etkisindedir.
- “Şık”, “Mürebbiye”, “Şıpsevdi”, “Gulyabani”, “Metres”, “Tesadüf”, “Cadı”, “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”, “Nimetşinas”, “Efsuncu Baba”, “İffet”, “Utanmaz Adam”, “Billur Kalp” (Roman)
- “Kadınlar Vaizi”, “İki Hödüğün Seyahati”, “Melek Sanmıştım Şeytanı”, “Namusla Açlık Meselesi” (Hikaye)
- “Kadın Erkekleşince”, “Hazan Bülbülü” (Tiyatro)
Ahmet Rasim:
- Daha çok fıkra ve anılarıyla tanınmıştır.
- Eski İstanbul hayatını eserlerinde anlatmıştır.
- Sade bir dili, renkli bir anlatımı vardır.
- “Falaka”, “Gecelerim” (Anı)
- “Muharrir Bu Ya”, “Ramazan Sohbetleri” (Sohbet)
- “Şehir Mektupları”, “Eşkal-i Zaman” (Fıkra)
- “Hamamcı Ülfet”, “Fuhş-i Atik” (Roman)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder